ÖZET
Sonuç:
Plasenta invazyon anomalisi giderek artan sıklıkla görülmektedir. Klasik tedavisi olan sezaryen histerektomi morbiditesi yüksek bir operasyondur ve multidisipliner yaklaşımın sunulabileceği tersiyer merkezlerde tecrübeli bir ekip tarafından ve iyi planlanmış bir şekilde gerçekleştirilmelidir.
Bulgular:
Bu süre zarfında toplam 85 hastaya plasenta invazyon anomalisi nedeniyle sezaryen histerektomi uygulandı. Olguların 81’ini (%95.3) daha önce en az bir defa sezaryen geçirmiş hastalar oluşturmaktaydı. Operasyonların büyük çoğunluğu (%82.4) elektif şartlarda yapıldı. Onaltı (%18.8) olguda operasyon sırasında kanamanın çok şiddetli olması nedeniyle bilateral hipogastrik arter ligasyonu uygulandı. Hastaların hiçbirisinde operasyon sırasında veya sonrasında mortalite izlenmedi. Onsekiz (%21.2) olguda operasyon sırasında üroloji hekimlerinden konsültasyon istendi. Onyedi olguda tam kat mesane laserasyonu reparasyonu, bir olguda mesane arka duvarına invaze olan plasenta perkreata nedeniyle parsiyel sistektomi yapıldı. Olguların 72’sine (%84.7) operasyon sırasında, 50’sine (%58.8) operasyon sonrasında kan ürünü transfüzyonu yapıldı. Masif transfüzyona bağlı olarak 17 (%20) hastada dilüsyonel trombositopeni gelişti. Histopatolojik olarak olguların 55’inde (%64.7) plasenta akreata, 1’inde (%1.2) plasenta inkreata ve 25’inde (%29.4) plasenta perkreata tanısı koyuldu. 2005-2006 yıllarında %0.2 (7/3435) olan plasenta invazyon anomalisi insidansı giderek artarak 2011-2012 yıllarında %0.8 (37/4344)’e ulaştı.
Yöntemler:
Bu retrospektif çalışmada 2005-2012 yılları arasında İstanbul Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı’nda plasenta invazyon anomalisi endikasyonuyla sezaryen histerektomi yapılmış olan tüm hastaların dosyaları retrospektif olarak incelendi.
Amaç:
Kliniğimizde plasenta invazyon anomalisi nedeniyle sezaryen histerektomi yapılmış olan hastaların klinik ve operatif özelliklerini inceleyerek bu olguların yönetimi ile ilgili deneyimlerimizi sunmayı amaçladık.