ÖZET
Amaç:
Tubal faktör olgularında histerosalpingografi (HSG) ve laparoskopinin (L/S) uyumu ve infertilite etyolojisinde önemli yer tutan endometriozis hastalığının bulunma sıklığı araştırıldı.
Gereç ve Yöntem:
İnfertilite Kliniğinde 2006-2009 yılları arasında, HSG’de tubal faktör ön tanısı alan ve takiben L/S’ye alınan 139 hasta dahil edildi. HSG ve laparoskopi bulguları karşılaştırıldı. Ayrıca L/S’de endometriozis saptanan olguların tubal faktör varlığına göre dağılımı incelendi.
Bulgular:
Olguların ortalama yaşı 31.8±5.7, gravida 0 (0-5), infertilite süresi 30.7±3.7 ay, BMI 24.6±4.6 kg/m2 olarak bulundu. HSG’de unilateral tubal oklüzyon saptanan olguların % 38.8’de (n=38), bilateral tubal faktör saptanan olguların % 58.8’da (n=20) L/S’de tubal oklüzyon saptandı. HSG’de unilateral tubal oklüzyon saptanan olgularda tubal faktör bulunmama oranı bilateral tubal oklüzyon saptanan olgulara kıyasla anlamlı olarak fazla bulundu [(sırasıyla, % 61.2, % 51.2) (p: 0.001)]. L/S de tubal patoloji saptanmayan olgularda % 28.4 oranında endometriozis saptanırken, bu oran unilateral tubal faktör saptanan olgularda % 13.9, bilateral tubal faktör saptanan olgularda % 22.7 olarak bulundu. Gruplar arasında endometriozis insidansı bakımından fark bulunmadı (p=0.24).
Sonuç:
HSG infertil kadının değerlendirilmesinde ilk basamak tekniktir. Fakat, laparoskopi daha invaziv bir teknik olmasına rağmen, tubal tıkanıklıkları değerlendirmede gold standarttır.