ÖZET
Amaç:
Bu çalışmada preeklamptik gebeler ile preeklampsi ile komplike olmayan gebelerin serumlarında hematolojik ve lipid parametreleri değerlendirildi. Ayrıca sistemik enflamatuvar marker olarak da tanımlanan hemato-lipid parametrelerin oranları karşılaştırılıp bu oranların preeklampsideki prediktif değeri belirlendi.
Gereç ve Yöntemler:
Çalışmaya İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde 01.03.2019-01.10.2020 tarihleri arasında gebeliğin 34-40. haftasında geç başlangıçlı preeklampsi ve şiddetli preeklampsi tanısı alan ve çalışma kriterlerine uygun tüm hastalar alınmış olup katılımcıların serum örneklerinde rutin laboratuvar testlerinin yanında lipid profili analizi yapılıp, gebelerin perinatal ve neonatal sonuçları kaydedildi.
Bulgular:
Çalışma periyodu içinde toplam 253 gebe çalışmaya dahil edildi. Çalışma grupları hematolojik ve kan lipid profili açısından karşılaştırıldığında; preeklampsi grubunda kontrol grubuna göre serum lenfosit, trigliserid ve total kolesterol seviyeleri anlamlı olarak yüksek iken (sırasıyla p<0,0001, p<0,001, p=0,013); yüksek yoğunluklu lipoprotein (HDL)-kolesterol düzeyleri anlamlı olarak düşük saptandı (p=0,017). Hematolojik ve lipid parametrelerinin oranları değerlendirildiğinde kontrol grubu ile karşılaştırıldığında monosit/HDL oranı ve monosit/lenfosit oranlarının hem preklampsi hem de şiddetli preeklampsi grubunda anlamlı olarak yüksek olduğu saptandı (sırasıyla p=0,007, p<0,0001 ve p=0,021, p<0,0001). Şiddetli preeklampsi prediksiyonunda monosit/HDL oranı için cut-off değeri %59,0 sensitivite, %85,4 spesifite ile 16,65 [alıcı çalışma karakteristiğinin altındaki alan 0,756, %95 güven aralığı (GA) 0,681-0,821, p<0,0001] saptandı. Multivariate analiz monosit/HDL oranının bağımsız olarak hem preeklampsi hem de şiddetli preeklampsi ilişkili olduğunu gösterdi [sırasıyla risk oranı (OR): 1,094; %95 GA 1,009-1,185 ve OR: 1,731; %95 GA 1,218-2,459].
Sonuç:
Bu çalışma geç başlangıçlı preeklampsi saptanan gebelerde normotansif gebelere göre serum trigliserid ve total kolesterol düzeylerinin anlamlı oranda yüksek, serum HDL-kolesterol düzeylerinin ise anlamlı oranda düşük olduğunu göstermekle birlikte gebe popülasyonunda monosit/HDL oranı ölçümünün preeklampsi gelişiminin prediksiyonu açısından yararlı olabileceğini ortaya koymuştur.