Öz
Amaç
Bu çalışmanın amacı semptomatik istmosel tedavisinde laparoskopik ve histeroskopik cerrahi yaklaşımların klinik sonuçlarını değerlendirmek ve ilişkili faktörleri belirlemektir.
Gereç ve Yöntemler
Bu prospektif kohort çalışmasına transvajinal salin infüzyon sonohisterografi kullanılarak semptomatik istmosel tanısı konan 46 hasta dahil edildi. Hastalara rezidüel miyometrial kalınlık ve doğurganlık isteklerine göre laparoskopik veya histeroskopik istmoplasti uygulandı ve ardından hastalar klinik ve ultrasonografik muayenelerle takip edildi.
Bulgular
Yirmi iki hastaya laparoskopi, yirmi dört hastaya ise histeroskopik cerrahi uygulandı. Başlangıçta, iki grup arasında ortalama yaş ve son sezaryenden bu yana geçen yıllar açısından anlamlı bir fark yoktu. Ancak histeroskopi grubunda ortalama parite ve önceki sezaryenlerin sayısı daha yüksekti (p=0,00, 0,03). En sık görülen semptomlar anormal uterin kanama, kısırlık ve dismenore idi. Başlangıçtaki ortalama rezidüel miyometrial kalınlık laparoskopi grubunda anlamlı derecede yüksekti (p=0,00) ve yalnızca laparoskopik cerrahi hastalarda anlamlı rezidüel miyometrial kalınlık artışına yol açtı (p=0,00). Her iki prosedür de anormal uterin kanamayı önemli ölçüde azalttı (p=0,00), ancak yalnızca laparoskopi kısırlığı azalttı (p=0,00) ve histeroskopi dismenoreyi azalttı (p=0,03). Histeroskopi genç hastalarda semptomlarda daha fazla düzelme sağladı (p=0,01), yaş ise laparoskopi sonuçlarını etkilemedi.
Sonuç
Her iki yaklaşım da anormal uterin kanamanın çözümünde benzer etkinlik göstermiştir; laparoskopi kısırlığın çözümünde ve histeroskopi dismenorenin çözümünde üstündür.